maslow'un kulakları çınlasın....
Uzun bir aradan sonra yine yazmak için bir şeyler dürttü. neyi nasıl yazacağımı bilmiyorum ama yazıyorum gelişigüzel, son zamanların moda deyimiyle spontone.
cesur olmaktan bahsedeceğim biraz ahkam keseceğim desem yeridir. işte hep konuşurken kardeşim cesur olacaksın olmalısın deyip geçiyoruz ya, cesur olan insanlar gerçekten her zaman kazanır mı bilmiyorum, pişmanda olabilir insan hep cesur olup yaptıklarından dolayı mutlu olacak diye garanti de yok ama. yaparken aldığı mutluluk belki yaşadığı pişmanlıktan fazladır.
Cesur olan insanlar gözükara mı? vicdansız mı? aman sendeci mi? dünyanın var olduğundan beri, insan ırkının ortaya çıkmasından beri milyarlarca insan gelip geçmiştir, hepsi bir hayat yaşayıp gittiler, iyi kötü kendi ellerinde olan başkalarının elinde olan, ama bir şekilde yaşadılar ve bitti. insan ömrü uzadı diyorlar, 80 yıl 90 yıl belki daha da uzayacak ama sonuç olarak baktığınızda deryada bir damla bile değil. Ne kadar çok yaşarsa yaşasın ölüm gelip buluyor, kaçış yok yani.
e demek ki bu ölüm bizi de bulacak, gelip yakamıza yapışacak, giden memnun ki yerinden dönen yok seferinden demeyeceğim tabi, herkesin attığı nutukları da atmayacağım ama, tek bir hayatımız var yaşamak lazım kardeşim ne olursa olsun yaşamak lazım demeyeceğim. daha doğrusu diyemeyeceğim. olması gereken bu belki ama işte döndük başa.
Cesurum her şeyi bırakıp gideceğim, korkuyorum eee iş olmazsa güç olmazsa aç kalırım, kira telefon internet kim ödeyecek, elim kolum bağlı çünkü rahata alışmışım, alıştırılmışım. maslow'un kulakları çınlasın, piramitin ilk üç basamağı (fizyolojik, güvenlik, ait olma ve sevgi) karşılansa belki çok mutlu olacağız ama, yetiyor mu, bunlar karşılanıyor, kendini ispat kabul ettirme başlıyor, dünyaya iz bırakacağız ya, milyarlarca insan gitti dedik ya, iz bırakan bir milyon var mı? bilmem ben ama yok değil mi? say deseler ayrı ayrı 100 kişi sayabilir miyiz? ıııhh ıııhhh imkansız sayamayız.
demek var olucaz, bir süre yaşıycaz ve yok olucaz, o zaman gerçekten istediğin gibi yaşamak en güzeli, bu demek değil ki bunu yaparken başkalarının üç basamağına basıp onların basamaklarını elinden almayacağız, zarar vermeden zarar görmeden yaşayacağız, böyle yaşayınca sanki mutlu da olacağız.
denemesi gerçekten cesaret istiyor ama yapılabilir, ölürken pişman olmamak için yapılmalı....
ps. noktalama ve dilbilgisi kurallarına bile isteye uyulmamıştır.