Çok önyargılı, hoşgörüsüz ve peşin hükümlüyüz. halk olarak
bu böyle, ilk aklımıza geleni hemen söylüyoruz. sonra çok pişman oluruz
ama yine de yapacağımızdan, söyleyeceğimizden vazgeçmeyiz. Birde bunu böbürlene böbürlene anlatırız. Bizde r yok anlayacağınız.
İşim gereği hep karşımdakini son kelimesine kadar dinleyip,
anlatacaklarının bittiğinden emin olduktan sonra, anlamadığım yerler varsa
tekrarlattıktan sonra anladığıma emin olduktan sonra cevap vermem gerekir. Üç düşünüp
bir konuşmam gerekir, tek ben değil herkesin yapması gereken bu aslında.Yapıyor muyum? Elimden geldiği kadar, yapmaya çalışıyorum. Ama insan çok farklı bir canlı, bir çalışma prensibi yok veya saat gibi kuramıyorsun, robot gibi programımız yok.
İlk defa gördüğümüz bir insanı, hemen hiç konuşmadan yargılıyoruz,
hemen ona bir not veriyoruz. Bir daha da geri adım atmıyoruz. Einstein ne güzel
demiş atomu parçalamak, önyargıyı yıkmaktan daha kolay diye. Gerçekten de öyle.
İşim gereği dedim ya, bu sözü binlerce kez duydum, söyledim
ama insanım sonuçta dimi? Şimdi bazı arkadaşlarım gönül koyacak, eğitimci
olanlar özellikle. Sende böyle dersen biz daha ne yapalım diyecekler. Ama eğitimle kendimi anca bu kadar yonttum
üzülmeyin. Sizi de unutmadım.
Yine suratsız olarak işe geldiğim günlerden biri ve kimseyi
görmesem kimseyle konuşmasam, bir an önce bitse de gitsem ruh halindeyim. Ve sıkılıkla
olan ve hiç sevmediğim bir şey, bizim bir arkadaşın çocuğu var iş arıyor bir
gelsinler sana hele bir bak, telefonlarından biri. Telefonu kapatır kapatmaz
odamda biten 2 kişi.
Sayın arkadaşı ve çocuğu gelmiş, tam da günümdeyim ha. İçeri
girdiler temiz düzgün giyimli bir çocuk ve çokta özenli giyinmemiş babası. Çocuğun
gözünde güneş gözlüğü, merhaba hoş geldiniz beş gittiniz faslı. Ama kafamda ne
zaman çıkaracak bu gözlüğü, hırtoya bak diye düşünüyorum. Hele sen önce şu
gözlüğü çıkar dedim diyicem. Neyse demedim gönderen kişinin hatırı var, tuttum dilimi
Baba girdi konuşmaya
-
Beni filanca bey gönderdi, selamı var- Aleyküm selam, haberim var buyrun
Bu arada çocuk hala gözlükle, anlatmaya başladı, okul eski işler falan. Başımdan savmak için, bir başvuru formu doldurun öncelikle sonra konuşuruz dedim. , gözlüğe gıcık oldum ya.
10-15 dk sonra geldi, formu doldurdum diye, aldım baktım. Sol
göz ameliyatı. Bu kadar yerin dibine geçmemiştim. Ne yapacağımı ne diyeceğimi
şaşırdım. Sordum anlattı, küçükken bir kaza sonucu kaybetmiş gözünü, gözlüğü
takması ondanmış demek.
Düşündüm de bir kez daha, şans eseri, İyiki aklıma geleni söylemedim, o kötü duruma kendimi düşürmedim. Sonuç olarak demem o ki, bilip bilmeden sakın konuşmayın, sus dinle sonra gerekirse konuş.