23 Temmuz 2016 Cumartesi

Arka mahalle -1-

çok sıcaktı cehennem gibi, cehennemi çok bilirmişim gibi düşündüm. ağustos ayının ortasıydı, ramazandı öğlen sıcağı güneş tam tepede, lk defa oruç tutuyordum. saat 11'e kadar yatmıştım keşke dahada yatabilseydim, Ali'nin sesi duyuluyordu kapının önünde bağırıyordu Selçuk Selçuk diye annem çıktı cama Selçuk oruçlu bugün çıkamaz dedi. Nasıl kızdım sanki oruçlu değilim kör topalım neden çıkamayacakmışım diye düşündüm attım kendimi dışarı (sonra çok pişman oldum ama artık yapacak bişey yoktu),

Aliye oruçluyum bugün, bu sene tutucam artık dedim. ben tutmuyorum bizde kimse tutmuyor ki dedi. neden olum herkes tutuyor dedim siz neden tutmuyorsunuz, biz Aleviyiz oğlum dedi bizde oruç ramazan'da tutulmaz başka zaman tutulur ama onuda ben bilmiyorum, bu sıcaktada Nasıl tutucaksın oğlum dayanamazsın zaten dedi. ilk defa duydum Alevi, neydi ki acaba oruç tutulmadığını göre çok kötü birşey de olamazdı herhalde, akşam teravihede gelmemişti. babasını da hiç cumada görmemiştim.

siktir et ne olacak ki, zaten akşama kadar dışarda değil miyiz? öyle lan tabi dedi. biliyor musun? neyi lan dedim? arka mahalleliler Ali Rıza'yı  dövmüş amk. neden dövmüşler ki acaba? Ali Rıza Ali'nin amcasının oğluydu ama ben daha yakındım sanki Ali'yle kardeş gibiydik. vay orospu çocukları dedim. oruçlu olduğumu unutarak. bozulmuş muydu acaba orucum? yok ya geçen yıl babamda Ramazan'da hep küfür etmişti ama akşam bismillah diyerek iftarı yapmıştı. bir küfüre bozulur muydu ki hemen, emanet durmuyor ya bu, zaten Allah affederdi dün akşam teravihde de hoca öyle söylememiş miydi?

arka mahalleydi ama aslında hemen arka sokağımızdı, iki sokağın  binaları sırt sırtaydı tam bitişik değildi, binaların aralarında eni 1 metre kadar olan dar bir koridor vardı. saklambaç oynarken hep bu koridordan geçerdik. koridorun sahibi bizdik bizim sokaktı. arka mahalleden koridordan geçen olursa, yakalarsak güzel bir döverdik.

Ali Rıza'yı neden dövmüşlerki diye sordum tekrar. ya olum arka sokaktan 2-3 kişiyle başaltı (misketlerin yan yana dizildiği ve uzaktan kafliklerle atış yapılan bir oyun) oynuyormuş  hepsini kökmüş onlarda hem misketleri almışlar hemde dövmüşler çocuğu.

e ne olacaktı şimdi, ne yapacağız dedim. zaten gergindi iki sokağın ilişkileri yine her gün kavgalar çıkacak tutan tuttuğunu dövecekti. gidip konuşmaya karar verdik diğer sokağın ele başlarıyla konuşup işin içi öğrenilecekti. seçildi hemen üç kişi ve biri bendim biri osman diğeri efrahim di. efrahim sakin bir çocuktu, bir kez bile yüksek sesle konuştuğunu, küfür ettiğini duymamıştım, tüm gün telli arabasını sürer dururdu sokakta, o arabaya renkli raptiyelerden süs bile yapmıştı, kara şimşek gibi olmuştu. efrahim arabuluculuk için en iyi seçimdi iki taraf içinde.
ama bende bir o kadar yanlış seçimdim sanki çabuk parlardım anlamadan dinlemeden. osman ise bir deli oğlan, tam serseri adayıydı. böyle tipler daha sonrasında kendini ya bir tamirci atölyesinde ya da konfeksiyonda bulurdu. Osman'ın bu hikayede rolü sadece burda geçecek. hayatta sonrasında da çok rolü olmadı, daha sonra bir gün bir kavgada bıçaklandığını ve öldüğünü duydum...

devam edecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder